2025’in ortasında Türkiye ekonomisi, kur istikrarını büyük ölçüde sağlamış olsa da, ihracat tarafında belirgin bir yavaşlama sinyali veriyor. Döviz kurlarının son iki ayda görece sabit kalması ve ithalat maliyetlerinde düşüş yaşanması, özellikle sanayi üreticileri için maliyet avantajı yarattı. Ancak Avrupa’da talebin düşmesi ve küresel ticaretteki daralma, Türkiye’nin ihracat performansını olumsuz etkiliyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre Haziran ayında ihracat bir önceki yıla göre yüzde 4,2 oranında geriledi. En büyük düşüş otomotiv ve tekstil sektörlerinde yaşanırken, gıda ve kimya ihracatı sınırlı da olsa artış gösterdi. Uzmanlar, ihracatçı firmalar için yeni pazar arayışlarının hızlandığını ve Afrika, Orta Asya gibi alternatif bölgelerde fırsatların değerlendirildiğini ifade ediyor.
İçeride ise enflasyonla mücadele ön planda. Hükûmet, sıkı para politikasının yanı sıra, kamuda harcamaları kısma ve vergi gelirlerini artırma yönünde adımlar atmaya hazırlanıyor. Bu kapsamda vergi reformu paketi üzerinde çalışmaların son aşamaya geldiği, özellikle dijital ekonomiden elde edilen gelirlerin daha etkin vergilendirilmesinin hedeflendiği belirtiliyor.
Tüketici güveni ise hala düşük seyrediyor. Haneler, artan fiyatlar ve kredi kartı harcamalarına getirilen sınırlamalar nedeniyle daha temkinli davranıyor. Buna karşın bankacılık sektörü, güçlü sermaye yapısı sayesinde likiditeyi korumayı başarıyor.
Türkiye ekonomisi, büyümeyi sürdürürken aynı anda fiyat istikrarını sağlama hedefiyle ilerliyor. Ancak iç talebin dengelenmesi, üretimin desteklenmesi ve ihracatta yeniden ivme kazanılması önümüzdeki dönemde ekonomi yönetiminin öncelikli gündem maddeleri arasında olacak.
YORUMLAR